E.M. Cioran’ın “Burukluk”(*) adlı kitabını yeni bitirdim. Beğendiğim ve bugünkü dünyamızı iğneleyen aforizmalardan bir demet yaptım:
• “Utançlarımızı tasfiye ettiğimiz ölçüde, maskelerimizi atarız. Oyunumuzun bittiği gün gelir: Artık utanç yoktur, maske yoktur. Seyirci de yoktur. Sırlarımıza, çilelerimizin canlılığına gereğinden fazla güvenmişizdir.” (s.34)
• “Aklî dengesi bozuk olanların sayısını birkaç misline çıkarmak, zihinsel özürleri vahimleştirmek, şehrin her köşesinde akıl hastahaneleri inşa etmek mi istiyorsunuz? Sövmeyi yasak edin.” (s.47)
• “Ancak bir kader sahibi olma mecburiyetinden kaçıldığı zaman günlerde bir tat bulunur.” (s.52)
• “Bir delinin beyni sıkılsaydı, içinden çıkan sıvı, bazı hüzünlerle salgılanan safranın yanında şurup gibi kalırdı.” (s.52)
• “İnsan felâket salgılar.” (s.78)
• “Birkaç nesil geçsin, müptedilere mahsus bir hal alacak olan gülme pratiği vecd kadar imkânsızlaşacaktır.” (s.79)
• “Aslen seçilmiş halk olan çingeneler, ne bir olayın ne de bir kurumun sorumluluğunu taşırlar. Hiçbir şey kurmama tasalarıyla yeryüzüne egemen olmuşlardır.” (s.79)
• “Vaktiyle, bir çelişkiden bir diğerine ağırbaşlı bir şekilde geçilirdi; biz aynı anda o kadar çoğuyla haşır neşir oluyoruz ki, ne hangisine bağlanacağımızı, ne de hangisini çözeceğimizi bilmiyoruz.” (s.83)
• “‘Tıraş olduğum zaman,’ diyordu yarı-delinin biri, “Tanrı değilse kim, gırtlağımı kesmeme engel oluyor?”, (s.90)
_____
*) (Fransızcadan çeviren: Haldun Bayrı; Metis Yay., 1.Bas., Eylül 1993, 194s.)