Prof.Dr. Aydın Özbek Gürcü Haber için yazdı: SON SAPİENS
Murat kan kanseri olduğu için1985’de kendini dondurtan 45 yaşında İstanbul’lu bir Türk’dür. Björn ise 2016’da pankreas kanseri olduğu için kendini dondurtan 36 yaşında Malmö’lü bir İsveçlidir. İkisi de 2085’de LosAngeles’da canlandırılırlar. Fakat 2060’dan beri Dünyada hiç sapiens kalmadığını ve yaşayan son iki sapiens olduklarını öğrenirler. İnsanlık nüfus artışını sınırlamak için 2052’de kendi ırkının dörtte üçünü yok etmiştir. Bu yok ediş sırasında kendini donturtan tüm insanlar da erimiş fakat özel bir bölme de saklanan Murat ve Björn’ün bedenleri etkilenmemiştir.Yaşayan dörtte bir ise elit kabul edilenlerdir ve yapay zeka teknolojisini son noktaya getirmişlerdir. Fakat daha sonra yapay zekalı robotları kontrol ettiklerini sanarken aslında öyle olmamış ve yapay zekalı robotlar tüm insanlığı yok etmiştir. Dünyada artık sadece sapiensin yarattığı yapay zekalı ve insan görünümlü robotik varlıklar yaşamaktadır. Bir de bitki ve hayvanlar. Dünya’nın tümşehirleri bakımsız dev bitki örtüleriyle kaplanmış durumdadır. David2076 isimli yapay zekalı robot Björn ve Murat’a mihmandarlık yapmaktadır. Björn ve Murat Önce LosAngeles, sonra Malmö ve son olarak da İstanbulda günlerini geçirirler. Bu arada üçü arasında insanlık hakkında bol felsefi ve sosyolojik tartışmalar olur. Özelliklede Murat ve Björn’ün kendilerini dondurttuğu tarihler arasındaki 31 yılın bilim ve teknolojideki akla hayale sığmayan gelişmişliği ve bunun sonuçları hakkında tartışırlar. Bu arada Murat’ın Nisan ile, Björn’ün ise Kajsa ile olan aşkı sık sık hatırlanır ve aşk hakkında da derin yorumlar yapılır. Sonuçta Björn ve Murat,insanın olmadığı bu Dünyada yaşamalarının mümkün olmadığını anlarlar ve Pompei Yanardağının tepesinde son içki ritüellerini yaparak kraterden aşağı alevlerin içine atlarlar. Çünkü yanıp kül olmak isterler ki geride klonlanıp yeniden yaratılacakları DNA’ları kalmasın.
Murat, ekonomik durumu oldukça iyi ve çok iyi eğitim görmüş başarılı bir iş adamıdır. Kırk beş yaşında, entellektüel düzeyini oldukça geliştirmiş ve dünyayı iyi takip eden biridir. Uzun boylu, yeşil gözlü, saçları hafifçe kırlaşmış ve oldukça fit bir vücuda sahiptir.
Björn, Murat’dan daha uzun boylu ve mavi gözlüdür. Uzun, sarı ve gür saçları vardır, genellikle onları ensesinde toplar ve bağlar. Doktorasını yapay zeka konusunda yapmış Felsefe, politika ve sosyolojiye meraklıdır.
David2076,hem iyi giyimli hem de çok bakımlıdır. Siyah zeytin gözleri, iri kemikli bir yüzü, arkaya doğru taranmış biryantinli gibi duran saçları vardır. Orta boyludan biraz daha uzun sayılabilecek bir boya sahiptir.
Kajsa’nın menekşe mavisi gözleri vardır. Björn bu gözlerin dünyadaki en güzel gözler olduğundan çok emindir. Hokka gibi bir burna, seksiliği ve güzelliği aynı anda barındıran çok güzel ve anlamlı bir yüze sahiptir. Kadın cinsine göre uzun sayılabilecek bir boydadır ve vücudu da oldukça biçimlidir. Ve hepsinden önemlisi sürekli gülen bir yüzü ve çok iyi bir kişiliği vardır.
Nisan’ın ışığa göre değişen, yeşil mi mavi mi olduğu belli olmayan, büyülü bakan gözleri vardır. Gür sarı saçları, bembeyaz bir teni ve harika bir yüze sahiptir. Uzun sayılabilecek bir boyu vardır. İncecik, fit ve kıvrımlı bir bedene sahiptir.
Gençlik Çeşmesi
Bir sporcu ve akademisyen olarak, yaklaşık 30 yıl önce sporun insan yaşamı için mucizevi yararlarının farkına varmaya başladım. Bir tıp mensubu ve hekim olarak, özellikle koruyucu hekimlik açısından sporun eşi bulunmaz niteliklerini görmeye ve araştırmaya başladım. Son yirmi yıllık süreçte, düzenli egzersizin etkileri konusunda on binlerce bilimsel araştırma makalesini taradım. Ne yazık ki bu kitabın kapsamına ancak dokuz yüz civarında makaleyi alabildim.
Bu araştırmaların ilk sonuçlarını Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin ortak çalışma ile yazdığı bir geriatri kitabında yayınladım. 2008 yılında basılan ve “Adı Eylül, Sağlık Bilimlerinde Yaşlılık” adını verdiğimiz kitabın, “Yaşlılık ve Egzersiz” bölümünü bir arkadaşımla yazdım.
On yıl önce bu kitabın basımı sırasında sporla ilgili bilgi ve gözlemlerime ters olan bazı bilimsel araştırmalar mevcuttu. Sporun yararları ve zararları konusunda da moleküler çalışmalar çok yetersizdi. O günlerin kısıtlı bilgileriyle bile, gözlemlerimi ve araştırmalarımı doğru yönde birleştirince, aksini söyleyen bazı çalışmalarda hata olabileceğini düşünmüştüm. Çünkü gözlemlerim ve bilgilerim, düzenli sportif aktivitenin insan yaşamı için mucizevi yararlar sağladığını gösteriyordu. Örneğin o zamanlar orta şiddette egzersizin bile, serbest radikal denen vücuda çok zararlı molokülleri önemli ölçüde arttırdığı ve hafif egzersiz dışındaki egzersizin zararlı olduğu söyleniyordu. Bilgi ve gözlemlerime göre ise, yoğun egzersiz yapan insanlar, yaşlanmaya bağlı birçok olumsuzluğu geciktiriyor ya da önlüyordu. Bu çelişkiden başka DNA tamiri ve bazal metabolizma hızı konusunda da egzersizin etkisi hakkında aksi sonuç gösteren çalışmalar vardı. Fakat yaşlılarda yapılan çok sayıdaki çalışmalarının sonuçları ve gözlemlerim bu konularda da böyle söylemiyordu. Çünkü tüm bu çalışmaların sonuçları, düzenli egzersizin ileri yaşlarda görülecek kanser ve kronik hastalık riskini azalttığını, ayrıca biyolojik yaşlanmayı yavaşlattığını göstermekteydi. Bunlardan yola çıkarak, egzersizin DNA hasarı tamirinde rol oynamadığı ve bazal metabolizma hızını etkilemediği yönünde görüş belirten az sayıdaki çalışmaya şüpheyle bakmak gerekiyordu. Dolayısıyla araştırmalarımı ve gözlemlerimi daha da ilerleterek, “Sporcu Yüreği” ve “Spor, Yaşam ve Tıp” adlı iki konferans sunusu hazırlayarak, çeşitli gazete köşe yazılarımda ve dergilerde bunları yazdım hem de toplantılarda sundum. “Sporcu yüreği”, çocuk yaşlarda edindiğim spor sevgisinin ve alışkanlığının kişiliğimde yarattığı değişikliklerden esinlenerek yazdığım makaleydi. Sonra yakın arkadaşlarımda da gözlemlediğim bu değişikliklerin bilimsel kanıtlarına ulaştıkça, bende, sporun kişilik oluşturma konusunda usta bir heykeltraş olduğu fikri güçlendi.
Özellikle son on yılda hızla artan moleküler çalışmalar yeterli bilimsel kanıtlar üretmeye başlayınca şüphe içinde kaldığım bazı konular da hızla aydınlanmaya başladı. Sunularımı buna göre geliştirdim ve yirmi yılın sonunda bu kitap ortaya çıktı.
Sporun, dolayısıyla düzenli egzersizin kişiliği yonttuğu gibi bedenimizi de yonttuğu gerçeği ile karşı karşıyaydım. Gazete köşe yazılarımda kullandığım ve ürettiğim özlü sözleri, “Aydınoz” rumuzuyla yayınlamaya başlayınca da spor ve yaşam konusundaki tecrübe ve birikimimi bir yandan da özlü sözlerle aktarmaya çalıştım. Bunların sonucunda bu kitabın adını, ilk baskıda “Mucizevi Heykeltraş” koymaya karar verdim.İkinci baskıda ise yayınevinin önerisiyle “Gençlik Çeşmesi” adı uygun görüldü.
Kitabın yazımında en çok zorlandığım husus nasıl bir dil kullanmam gerektiğiydi. Bu konudaki yol göstericim hedef kitle oldu. Önceleri bilimsel bir kitap olarak düşündüğüm için böyle bir sıkıntım yoktu. Fakat sonra herkesin bu konuyu bilmesi gerektiğini düşündüğümden, tüm topluma yönelik yazmaya karar verince iş zorlaştı. Bu yüzden karışık ve zor bilimsel isimleri sadece birkaç defa kullanarak, sıkça kullanılan tüm terimlere de Türkçe isimler verdim. Çünkü okuyucunun sıkılmasını ve zorlanmasını istemedim. Konuya yakın olan kişiler için de her terimin bilimsel karşılığını en az bir kere kullandım. Ayrıca okuyucuyu sıkmamak adına, birçok detaylı bilgiyi de kitabın kapsamından çıkardım. Bu sebeple de burada özet bilgiler aktardığımı söylemekte yarar var.
Umarım kitabım, en isteksiz ve üşengeç olanlarımızın bile, düzenli egzersiz yapmasına aracılık eder. Çünkü “spor yapmamak yalnızca kendimize değil, içinde yaşadığımız topluma da ihanet etmek demek”.
Aslında insan yaşamındaki yaşlılık denen dönem, sadece ölüme yakın olduğumuz kısa bir dönem. Onun dışındaki dönemlerde, yaşlılık denen kavramı yaşantımızdan uzak tutmak elimizde. Elbette başka faktörler de önemli olmasına rağmen bunu başarabilmenin en önemli şartı da yalnızca “düzenli, uygun, yeterli ve yaşam boyu egzersiz”.
Bu kitap, yaşam boyu düzenli, uygun ve yeterli egzersizin yaşlanmayı ve kanser dahil olmak üzere kronik hastalıkları nasıl önlediğinin sırlarını bilimsel kanıtlar sunarak anlatmaktadır.
Kitabın içerdiği konular:
Spor ve yaşlılık arasındaki ilişki
Spor ve metabolizma arasındaki ilişki
Kasların metabolik önemi
Sporun bağışıklık sistemi üzerine etkileri
Spor ve enerji metabolizması
Spor ve bazı mucizevi biomoloküllerin ilişkisi
Spor ve kanser
Spor ve kronik hastalıklar
Spor ve bilişsel-nörolojik hastalıkların ilişkisi
Spor ve antioksidan-serbest radikal ilişkisi
Sporcu yüreği (sporun mental ve sosyal kişiliğe etkileri)
Sporun multidisipliner özelliği (ilgili bilim dalları)
Spor etiği ve felsefesi