Nihayet anlaştılar!
AB ile İngiltere Brexit konusundaki son ihtilaflı alan olarak gözüken balıkçılık konusunda anlaşınca, Büyük Britanya’nın ayrılığı anlaşmalı olacak. Bu anlaşmadan her iki tarafın memnuniyetini 2021 yılında bolca gözlemleyeceğiz. Ama bizim oldukça memnun olduğumuzu hemen belirtelim.
İngiltere Türkiye’nin Almanya’dan sonra ikinci büyük ticari ortağı. Bu yılın ilk 11 ayı itibarı ile İngiltere’ye ihracatımızın 10 milyar doları aştığı anlaşılıyor. “Bu kadar önemli bir pazar için anlaşmasız bir ayrılık olsaydı ne olurdu?” sorusuna verilecek tek cevap vardı: “kötü olurdu.”
Zira anlaşmasız ayrılık durumunda Dünya Ticaret Örgütü kuralları işler, AB ile İngiltere, Türkiye ile İngiltere arasındaki ticarette karşılıklı olarak ortalama yüzde 10 mertebesinde bir gümrük vergisi uygulamak durumu ortaya çıkardı. Diyebilirsiniz ki, “bize ne AB’den Türkiye ile İngiltere aralarında bir serbest ticaret anlaşması yapar, yola devam ederlerdi!”
Bu çıkarıma net yanıt, hayır devam edemezdik. AB’nin gümrük birliğinin tarafı olan Türkiye dış ticaretini düzenlerken bağımsız hareket edemez. Yani AB ile İngiltere arasındaki karşılıklı ticaret için hangi kurallar uygulanıyorsa, Türkiye ile İngiltere arasındaki ticaret için de aynı kurallar uygulanacaktı. Yukarıda değindiğimiz ortalama yüzde 10’luk gümrük vergisi kaçınılmaz olarak İngiltere ile aramızda ticareti daraltıcı etki doğuracaktı.
Hemen ikinci soruyu soralım ve yıllardır yazmaya, dilim döndüğünce anlatmaya çalıştığım Türkiye/AT-AB gümrük birliğinin kendine özgülüğüne tekrar dikkat çekelim. Soru şu şekilde: “Anlaşma olduğuna göre Türkiye ile İngiltere arasında başka bir işleme gerek kalmaksızın otomatik olarak gerçekleşecek bir serbest ticaret anlaşması vücut bulur mu?” Yanıt yine kesinlikle hayır!
Türkiye ile AT/AB arasındaki gümrük birliği kapsamında Türkiye AB’nin ortak ticaret politikasına kendine özgü koşullarda taraf olmuştur. Ortak bir politika ortak karar masasında oturmayı, Birlik hukuk sisteminin parçası olmayı, nihayet ortak bütçeye katkı veren ve yararlanan olarak katılmayı gerektirir. Türkiye bu üç unsurun da dışındadır, dolayısı ile AB’nin İngiltere ile yaptığı anlaşma Türkiye’yi kapsamaz. Ama anlaşma yapıldıktan sonra Türkiye İngiltere ile paralel bir anlaşma yapabilir.
Yine izleyebildiğimiz kadarıyla Türkiye ile İngiltere’nin dış ticaret heyetleri bu çerçevede uzun süredir temas halindeydiler ve dolayısı ile AB-İngiltere anlaşması ile eş zamanlı olarak böyle bir anlaşma imzalanacak. Dolayısı ile mevcut durumdan pek bir şey değişmeyecek.
Ancak hemen bu kadar iyimser olmayalım. Malları taşıyan araçlar için henüz bir düzenlemenin olmadığı anlaşılıyor. Yani Türk taşıyıcılar İngiltere’ye taşıma yaparken hala Schengen alanının teknik engelleri ile karşı karşıya gelmeye devam edecek, buna bir de İngiltere sınırında yaşayacakları beklemeler eklenecek. İngiliz sınırında bekleme sorunu yeni bir kısıtlayıcı unsur aslında. Zira İngiltere AB üyesiyken Bulgaristan ya da Yunanistan sınırından Schengen alanına giriş yapan Türk taşıyıcısı, (İngiltere Schengen alanında olmasa bile) gümrük birliğinden dolayı hiçbir engelle karşı karşıya gelmeksizin Büyük Britanya topraklarına girebiliyordu. Serbest Ticaret Alanını (STA) gümrük birliğinden ayıran en önemli unsurlardan bir tanesi de, gümrük birliği söz konusuyken sınır kontrollerinin olmaması (özellikle 1987 Tek Senedi düzenlemeleri ile 1992’den bu yana), ancak STA söz konusu olduğunda sınır kontrollerinin kaçınılmaz olarak devam ettirilmesidir.
Bu koşullar altında ortaya çıkacak sınırdaki bekleme süreleri ticaretimizi ne ölçüde etkileyecek, bekleyip göreceğiz.