YÜRÜYEN ŞİİR
YÜRÜYENLERİN ŞİİRİ
Bireysel ve toplumsal olaylar yaşanır ve bir noktada tamamlanır. Amaçlı bir yürüyüşün bir yerden başlatılıp bir başka yerde bitirilmesi gibi. Böyle durumlarda başlangıç ve son uç kesinleşmiştir. Bir de başlangıcı belli ama her geçen gün yeni bir boyut kazanan, son ucun ne olacağı kestirilemeyen olgu ve olaylar vardır. Yürüyen olgu ve olaylardır onlar. Böyle olduğu için haberciler de olay ve olgulara bağlı olarak ordan oraya ‘yürüyen haber’ler yaparlar.
Biliyorum ‘teşbihte hata’ yapılmamalı ama şöyle diyeceğim yine de: ‘Yürüyen şiirler’ yazılıyor bugün. Başlangıçlar, uğrak noktaları belli ama nereye gittiği, onca yol seçeneklerinden hangisinin seçileceği belli değil. Belki de yepyeni bir yol açmak için yürütülecektir şiir. Şiir sanatı da bunu gereksinir zaten.
Bir de başladığı yerde oyalanan, yürümeyen şiirler var. Orası, şiir sanatının yatırıldığı sunak taşıdır.
Yürüyen şiir, yaşamın içerisinde yürüyenlerin, yaşamı geleceğe taşıyanların şiiridir. Belirleyici olan, şairin bu bilinçte olmasıdır. Yoksa yürüyen şiirler de yürüdükleri yolda kaybolabiliyor. Bu bağlamda ‘şiirin gizlisi çok’tur.