Birol Üstündağ
Kötü karakterlerden çok şey öğreniriz.Kötü bilinenler hayatı öğretir çünkü, kendinizi savunmayı öğrenirsiniz onlardan. Erol Taş Susuz Yaz’da nasıl da kötüdür…
Bazı kötüler vardır. Dümdüz adamlardır. Bildiği yoldan giderler, kimsenin yalakası olmazlar, kıçları, başları oynamaz onların, ele geçtiklerinde pişmanlık göstermezler , direnmeyi bilirler.Hayatımızdaki bu insanların karşılıklarından biri Erol Taş’tır.Onlar öyle gerçek rol yaparlar ki siz onların özel yaşamında öyle bir insan olduğunu zannedersiniz.
Bazı kötüler de gerçek kötülerdir. Onlar için herşey mübahtır. Onlara insanlığın yüz karası demek yeterli olur sanırım. Onları hiçbir oyuncunun canlandırmasını istemem çünkü karakter olmanın bu hayatta önemli bir anlamı vardır.
İki karakter yani iyi ve kötü. İnsanın yüzü bu.Sinema sanatının başarısı bunu hayatın her anında zihnimize yerleştirmesidir.Kötüyle, hayatla baş öğrenmeyi öğrenirken iyi karakterden umutlu olmayı ve sevginin bu dünyada hala var olabileceğini görürüz.
Oyuncular bizi hayatın derinlerine sokar. Bakın Marlon Brando’ya, acayip oyuncudur. İyiyi, kötüyü çok iyi yaratır. Karakter oyunculuğu ondadır. Gerçek yaşamında Erol Taş kadar iyimser bir hayat yaşamamıştır. Bu fark da o kadar olur.
Marlon Brando,Richard Burton,Robert De Niro, Donald Sutherland,Michael Caine, Robert Redford,Dustin Hoffman,Yılmaz Güney, Kadir İnanır, Erol Taş, Ahmet Tarık Tekçe,Müşfik Kenter ve daha onlarcası benim favori karakter oyuncularımdır.
Çocukluktan, gençlikten kötüyü ve iyiyi onlardan öğrenmişizdir.