Erdoğan Şenol
Hayat boyu siyasi iktidarlara yalakalık yaptığı, her zaman güçlüden yana durup yetkisi olmayan konularda hayalperest tavırlarla ve iktidar ağzından konuştuğu halde, hiçbir zaman beklediği makam mevkiyi alamayanların yaşı ilerleyince çirkinleştiğini, değersizleştiğini görüyorum. Kendi kültürlerini seviyormuş görünen bu tiplerin yaptığını düşman bile yapmaz. Mesela, günümüzde bağımsız anavatanında yüz yıl önce yaşayan ve topraklarının o zamanlarda bağımsızlık elde etmiş bulunan ülkesinde kalması için değil, yeniden işgalcilere bağlanması, yani yeniden işgal edilmesi için uğrasan birinin biyografisini ve o biyografiyi tanıtan birini görünce “mal bulmuş mağribi gibi” davranabilirler. Hatta bu işgal(ci) yanlısı tavrı överken, kendi ülkesine sahip çıkanları tanıtanlara karşı biriktirdikleri nefreti kusabilirler. Bu durumda, anlaşıldığı üzere; kifayetsiz muhteris bu kişiler, anavatanının tarihi savunucularını tanıtanları düşman görür, bu iki tavrı kıyaslar. Sanki bunun üzerinden dolaylı biçimde hayali cevap verme laf yetiştirme telaşına girer. Oysa onları da bu tavırlarını da sallayan yok. Bu, mankurtlaşmış ve işgalci yanlısı tavırdır. Sonra yüzlerine “sen bize ihanet etmiş birisin” dediklerinde dillerini yutarlar. Güçlünün yanında durup ucuz kahramanlık yapmak kirlilikten başka bir şey değildir ve duruş bozukluğudur. As(i)l olan güçlünün işine gelmeyen konularda da duruş sahibi olabilmektir ki o da her kula nasip olmaz. Kula kulluk edene hiç olmaz.