Türkiye’de bir ilk: GÜRCÜ DİLİ İstanbul milletvekili Celal Fırat’ın TBMM’ye verdiği önergede!
GÜRCÜ DİLİ
📌 Türkiye’de yaşayan Gürcü halkının anadillerini öğrenmelerinin ve yaşatılmasının önündeki engellerin kaldırıp, kültürel mirasının korunması hakkında TBMM’ye verdiğimiz Araştırma Önergemiz🔻🔻
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Gürcü dili, binlerce yıllık bir geçmişe sahip olup, Gürcü halkının kimliğinin temel taşlarından biridir. Gürcücenin tarihsel önemi, sadece bir iletişim aracı olmasının ötesinde, Gürcü halkının kültürel, mekânsal, edebi ve sanatsal mirasının taşıyıcısı olmasından kaynaklanmaktadır.
Ancak milyonlarca Gürcü’nün yaşadığı Türkiye’de, Gürcülerin ana dilini öğrenip, yaşatabilmesi için gerekli destekler sunulmamış ve kültürel mirasının korunması için imkanlar yaratılmamış ve önemli oranda tahrip edilmesinin önüne geçilememiştir.
Türkiye’de yaşayan Gürcü halkının anadillerini öğrenmelerinin ve yaşatılmasının önündeki engellerin kaldırıp, kültürel mirasının korunması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılabilmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İç tüzüğün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim.
Celal FIRAT
İstanbul Milletvekili
GEREKÇE
Osmanlı İmparatorluğu’nun 1578 yılında Gürcistan bölgesine girmesiyle beraber Gürcü halkının sınırları ikiye bölünmüştür. Artvin’in de içinde bulunduğu bölgenin adı Gürcücede Tao-Klarceti bölgesidir. Tao-Klarceti bölgesi, Artvin Gürcüleri ve Sakarya, Batı Anadolu ve Marmara’ya göç eden Gürcülerle birlikte Türkiye’de yaklaşık bir milyonun üzerinde Gürcü yaşamaktadır.
Türkiye’de yaşayan Gürcüler kendi dilinde eğitim yapabilme ya da kendi kültürünü yaşatabilme imkânlarından yoksun bulunmaktadır. Türkiye coğrafi olarak, 8., 9. ve 10. yüzyıllarda tarihi Gürcistan’ın merkezi konumunda olan Artvin civarında birçok tarihi eserin, köprünün ve maddi kültür mirasına sahiptir.
Bu maddi kültür miraslarının ezici çoğunluğunun deforme olması, yıkılmış olması ya da bir kısmının yurttaşlar tarafından ahır olarak kullanılması ve içinde altın hazine arama nedenleriyle tahrip edilmesi söz konusudur.
Bu maddi kültür miraslarına ivedilikle sahip çıkılmalı, restore edilmeli, yenilenmeli ve dünya ibadetine açılması sağlanmalıdır. Bu anlamda Türkiye Gürcüleri için ibadet edebilecekleri kendi kültürlerinin özgün alanlarının olmaması, Türkiye Gürcülerinin kendi kültürünü yaşatma sorununun örneklerinden bir tanesidir.
Ayrıca, Türkiye Gürcüleri için Gürcüce dili ve edebiyatı bölümleri Sakarya, Rize ve Kars’ta bulunmakta ancak Artvin’de bulunmamaktadır. Oysaki Türkiye Gürcülerinin en yoğun yaşadığı Artvin’de Gürcü dili ve edebiyatı araştırma merkezi veya fakültesi olmaması çok ciddi bir eksikliktir.
Türkiye genelinde Gürcüce ile ciddi anlamda dil kaybının yaşandığı ve anadilde konuşmanın azaldığı görülmektedir. Uluslararası pedagoji uzmanlarının “İnsanların en başarılı olduğu bilimsel, kültürel ve sanatsal alanda başarılı olabilmesi için annesinin dilinden duyduğu dilde eğitim ve sanatını gerçekleştirmiş olması gerekir” ilkesi önemlidir. Bu nedenle, Türkiye Gürcüleri kendi dillerini öğrenebilme ve yayın yapabilme imkânlarına sahip olmalıdır.
Yaşayan dillerin ve kültürlerin korunması, bir toplumun kimliğinin ve tarihî birikiminin önemli bir parçasıdır. Özellikle, Türkiye gibi zengin bir kültürel çeşitliliğe sahip olan ülkelerde, bu dillerin ve kültürlerin korunması ve geliştirilmesi, toplumsal çeşitliliğin ve zenginliğin devamı için kritik bir öneme sahiptir.
https://x.com/CelalFrt/status/1851585363828998625
–