Sinan Öztürk
Seyit Rıza Olayı
“Gerici ayaklanma!” de;
Yaş büyüt, yaş küçült, bas bombayı, ver zehirli gazı, günlerce kan akıt, al sana bir resmi tarih ve ideoloji.
“İlerici ayaklanma!” olsa da aynı taktiklerle kıyım sürecekti elbette. Mevzu gerici ilerici olması değil.
Ayrıca neden gericiymiş?
Ayrıca hangi ayaklanma?
Mevzu net olarak şudur:
Başa baş kaldırılmaz!
Bırak baş kaldırmayı, tek kelime edemezsin. Gözünün üstünde kaşın var diyemezsin.
Kendi adını ondan önce söyleyemezsin.
Bugün eleştirdiklerinizin, devlet bekaacılarının geçmişten aldığı bir miras bu kıyım, pervasızlık, haksızlık, hukuksuzluk.
Yani “gerici” sözü işin sosu, kitleyi devlete yaklaştırma repliği, haklı olma masumiyeti.
Böyle yutturulan ilkokul tarihi, inkilap tarihi kollektif bilinçte mikrop yuvası yapmış.
Devletten bir milim öteye gidilememiş.
Ee gerici de, bölücü de, bir kere sorgulama sonra da ilerici, devrimci, solcu, demokrat, hümanist ol.
Diğer mahallenin camına taş atmak kolay.
Zor olan ezberin dışına çıkma cesareti.
Ne kadar kanunsuzluk varsa bu devlete ve önderlerine ve yöneticilerine helal olsun mantığı, ülkenin geldiği durumun müsebbiblerindendir.
Ezberin dışına çıkmayanın itibar edilecek bir düşüncesi yoktur.
Al, resmi gazeteyi oku, devlete şükret.
Aynı şey…