“Ikke mobb kameraten min”
Mobbing: Sessiz Şiddetin Evrensel Hali
Norveç’te ırkçılığa karşı mücadele ederken 35 yıl boyunca kullandığımız bir slogan vardı: “Ikke mobb kameraten min” — “Arkadaşımı rahatsız etme.” Bu söz, yalnızca ırkçılığa değil, her türlü baskı ve yıldırmaya karşı toplumun ortak vicdanını ifade eder.
Mobbing, görünmez bir şiddettir. Tokat gibi iz bırakmaz ama insanın onurunu, emeğini ve yaşam sevincini derinden yaralar. Çalışma hayatında sık sık karşımıza çıkan bu tavır, sadece bireylere değil, bütün topluma zarar verir. Çünkü yıldırılan, küçümsenen, sürekli yer değiştirmeye zorlanan her çalışan aslında toplumun hizmetinden koparılır.
Halk, temsilcilerini seçerken onlardan hizmet bekler. 2024 seçimlerinde 14.875 oy verildi. Bu iradenin anlamı çok açıktı: “Çalışın, sorunlarımızı çözün, geleceğimizi kurun.” Hiç kimse, “gidin çalışanlara mobbing yapın” diye oy vermedi.
Burada bir başka önemli soru ortaya çıkıyor: İşçi ve memur sendikaları ne yapıyor? Çalışanlarının yanında durup haklarını korumak, mobbing karşısında ses yükseltmek onların en temel görevidir. Eğer sendikalar sessiz kalırsa, çalışanların yalnız bırakıldığı, mobbingin sıradanlaştığı bir düzen ortaya çıkar. Sendikaların görevi üyelerinin onurunu, emeğini ve geleceğini savunmaktır.
Mobbing bir insan hakları ihlalidir. Bireylerin özgüvenini zedeler, toplumun huzurunu bozar. En kötüsü ise, sessizlik içinde yayıldığında normalleşir. Bu yüzden sadece yöneticilerin değil, sendikaların ve bütün toplumun sorumluluğu vardır. Toplum olarak hepimizin görevi, mobbing gibi tavırlara karşı ses çıkarmaktır. Çünkü sessizlik, en büyük ortak suçtur.
Bir kez daha hatırlatalım: “Ikke mobb kameraten min.” Arkadaşını, komşunu, mesai arkadaşını, yani insanı ezme. Çünkü görevler gelip geçicidir, ama insanların kırılan onuru ve toplumsal hafıza kalıcıdır.
